Sendikamız üye ve yöneticilerinin katılım gösterdiği ve KESK İzmir Şubeler Platformunun dayanışma gösterdiği oturma eylemi Alsancak Gar önünde gerçekleştirildi.
Basın açıklamasına ayrıca Halkların Demokratik Partisi (HDP) İzmir Milletvekili Murat ÇEPNİ de katılım göstererek destek verdi. Sayın ÇEPNİ’nin konuşmasının ardından Sendikamız İzmir Şube Başkanı Erdal AKYOL tarafından basın açıklaması okundu.
Okunan basın açıklaması aşağıdadır.
Basına ve Kamuoyuna
Sendikamıza ve örgütlü mücadelemize yönelik olarak başlatılan hukuk dışı uygulamalar, yüksek yargı kararları, AİHM kararları ile uluslararası sözleşmelere rağmen en temel sendikal faaliyetlerin zorlama yorumlarla suç kapsamına alınmaya çalışılması söz konusudur. Sendikamız yöneticileri ve üyelerine isnat edilen suçların tamamı sendikal mücadele kapsamında yapılan eylem ve etkinliklerdir. Bunlar basın açıklamaları, sendikanın çağrısıyla yapılan eylem ve etkinlikler, sosyal medya hesaplarında paylaştıkları sendikal etkinlik çağrı ve duyurularıdır.
Daha önce sendikamızın çağrısıyla sendikal faaliyet kapsamında yapılan eylem ve etkinliklerden dolayı aldığımız bir çok ceza idari yargı kararlarıyla usulden iptal edilmişti. Şimdi usulü yerine getiren TCDD yönetimi eliyle aynı cezalar tekrar verilmek istenilmektedir. Ne kadar ceza verilirse verilsin bu sefer de idari yargı kararlarıyla bu cezalar esastan iptal edilecektir. Çünkü biz biliyoruz ki sendikal faaliyetler suç konusu olamaz. Çünkü biz biliyoruz ki bu soruşturmalar sadece sendikal faaliyetleri, düşünce ifade ve özgürlüğünü engellemeye yöneliktir. Sendikamızın özellikle son süreçte özelleştirmeye, sürgünlere baskılara, ihraçlara, yolsuzluklara, liyakatsiz atamalara karşı yüksek sesle itirazı, kamuoyunu bilgilendirmesi birilerini rahatsız etmektedir. Bu cezalar esastan da iptal edilecek çünkü biz biliyoruz ki biz haklıyız biz kazanacağız.
Çerçevesi Anayasa, yasalar ve uluslararası sözleşmelerle çizilmiş bulunan sendikal eylem ve faaliyetler ile sosyal medya paylaşımları, sırf hükümet politikalarına ters düştüğü için soruşturma konusu yapılamaz. Sendikal eylemlerin tamamen siyasi baskı ve yönlendirmelerle suç kapsamına alınmak istenmesi bunun üzerinden siyasi talimatlarla cezalar verilmesi gücünü yasalardan alması gerekenlerin hukuku ayaklar altına alması anlamına gelmektedir. Bu durum aynı zamanda örgütlenme, düşünce ve ifade özgürlüğünü engellemek anlamına gelmektedir. Sendikamızın yönetici ve üyelerine yönelik bu baskıları, siyasal iktidar ve siyasal partilerden bağımsız duruşu ile tanımlanan BTS’nin örgütlü mücadelesinin hedef alınması olarak değerlendiriyoruz.
Şüphesiz ki tüm bunların ardında yatan en temel etken, hükümetin yıllardır izlediği eşitsiz, ayrımcı, otoriter, baskıcı ve yasakçı politikalarına karşı güvenli kamusal ulaşım için, demokratik bir ülke, demokratik bir çalışma hayatı için, eşitlikçi ve özgür bir yaşam talebi için mücadelemizin verdiği rahatsızlıktır. Savaşa karşı barışın, her türlü ayrımcılığa ve yok saymaya karşı eşitliğin, özgürlüğün ve demokrasinin sesi olan sendikamızın mücadelesinden rahatsızlık duyanlar, iktidarın politikalarına itiraz eden herkesin hedef haline getirildiği bir dönemde sendikamız BTS’yi de hedef alarak örgütlü mücadelemizi engellemek istemektedir. Ve bilinmelidir ki hiçbir üyemiz, bu baskı ve hukuksuzluk karşısında yalnız kalmamış ve kalmayacaktır.
BTS İzmir Şube olarak Kurum yöneticilerine çağrımız, üye ve yöneticilerimize yönelik hukuk dışı politika ve uygulamalardan vazgeçmesi, kendisini mahkemelerin yerine koyarak karar vermeye son vermesidir.
Daha önceki basın açıklamalarımızda da defalarca dile getirdik. Kurum içi görevde yükselme sınavına tabi olan kadrolara sınavsız olarak atama yapıldı. Mühendis, şef, memur, tekniker, teknisyen gibi kadrolarda yer alan kişiler, görevde yükselme sınavı ile atama yapılacak kadrolar arasında yer almayan yöneticilik kadrolarına atandı. Daha sonra aynı yandaşlar bu kez sınav ile atanabilecek müdürlüklere sınavsız olarak atandı. Misafirhane müdürleri sınavsız bir şekilde demiryolları bakım müdürlüğü, koruma ve güvenlik müdürlüğü, şube müdürlüğü, daire başkan yardımcılığı gibi görevlere getirildi. İşte Sayıştay raporları bir kez daha bizi doğruladı.
Aynı zamanda Sayıştay raporlarının ortaya koyduğu tablo, iktidarın görünmeyen yüzünü gösterdi. Rant aktarımından kadrolaşmaya, menfaat ilişkilerinden boşa giden milyonlarca liraya hepsi raporlara yansıdı. PTT, BOTAŞ, TCDD, TOKİ, Türk Şeker ile Et ve Süt Kurumu’nda usulsüzlükler diz boyu. Neredeyse tüm kurumlar borç içinde yüzüyor.
Değerli dostlar Millete ölümü gösterip sıtmaya razı edenler, doları 8 lerden 18 lere çıkartanlar kendileri değilmiş gibi doları 12 lere 13 lere düşürdük diye övünüyorlar. TL yi dolara bağlayanlar doları düşürdük diye büyük bir övgüyle bahsediyorlar. Madem mevduat faizini artırmak çözümdü o zaman neden doları 18 lere çıkardınız. Mevduat fazini dolar kuruna bağladık diye övünenlere sormak gerekir. Yoksul halkın bankada mevduat faizine yatıracak parasımı var! Bugün nasıl garanti ödemeli dolar kuruna endeksli geçmediğimiz köprülere, gitmediğimiz hastanelere para ödüyorsak şimdide bankada parası olmayanlar, parası olanların mevduatlarının faizini ödeyecek. Geleceğimiz her geçen gün daha fazla ipotek altına alınıyor. Dün faiz artırımına karşıyız diyenler bugün mevduat faizini ucu açık bir şekilde artırmakla övünüyorlar. Dün Faiz lobisiyle mücadele ediyoruz diyenler bugün faiz lobisine ülkenin geleceğini rehin vermişlerdir.
Ekmeğin fiyatını düşüyormu. Asıl mesele bu. Hayır çünkü üretim yok. Şekerin fiyatı ayçiçek yağının fiyatı düşüyormu? Asıl mesele bu. Halkın parası ile kurulan Cumhuriyet tarihinin en değerli kurumları tasfiye edilerek üretim bitirildi. Ekonomik krizlerle mücadelede, üretimde en büyük silah olan kamu kurumlarının içini boşaltıldı, kapatılacağı bile bile yabancı sermayeye olsun yandaşlara olsun peşkeş çekildi. Ülkenin en stratejik kurumları satıldı. TCDD nin özelleştirilmesiyle birlikte ulaşım fiyatları da aynı şekilde fahiş oranlarda artacak güvenli kamusal bir ulaşımdan söz edilemeyecektir.
Bizler buradan bir kere daha ilan ediyoruz ki, baskılara sürgünlere liyakatsiz atamalara karşı, özelleştirmeye karşı sesimizi yükseltmeye devam edeceğiz. İşimize aşımıza çalıştığımız kuruma sahip çıkmaya devam edeceğiz. Hukuku, adaleti, barışı, laikliği, demokrasiyi kazanmak için sokak sokak, meydan meydan, işyeri işyeri kol kola, omuz omuza demokratik mücadele hakkımızı kullanacağız.
BASKILAR BİZİ YILDIRAMAZ!