Sendikamız İzmir Şubesi tarafından 52.haftasında basın açıklaması ve oturma eylemi gerçekleştirildi. Hava muhalefeti nedeniyle basın toplantısı şeklinde sendikamızda gerçekleştirdiğimiz ve bir yılını doldurduğumuz eylemimizde sendikamız üye, temsilci ve yöneticilerinin yanı sıra mücadelemize destek veren tüm arkadaşlarımıza ve ailelerimize teşekkür edildi.
Sendikamızın Merkez Yürütme Kurulu üyeliği de yapmış olan ve Emekli Sen Genel Sekreterliği görevini yürütmekte olan İshak Kocabıyık da bir konuşma yaptı.
Sendikamız İzmir Şube Başkanı Erdal AKYOL tarafından okunan basın açıklaması aşağıdadır.
10.01.2022
Basına ve Kamuoyuna;
Sürgünlere baskılara soruşturmalara ve özelleştirmeye karşı başlattığımız basın açıklaması ve oturma eylemlerimizin 52. Haftasındayız. Tam bir sene önce arkadaşlarımız sadece pandemiden dolayı önlem alınması için, İzmir halkının güvenli bir şekilde seyahat edebilmesi için, dilekçe haklarını kullandıkları için sürgün edilmişlerdi. Bu bir sene içerisinde sürgüne gönderilen arkadaşlarımız birer birer döndüler. En son olarak getçiğimiz hafta içerisinde Şube Sekreterimiz Muhdi SEYHAN’ın mahkeme kararı lehte sonuçlanmıştır. Hep söyledik siz gideceksiniz biz kalacağız diye. İşte bu bir sene içerisinde arkadaşlarımız birer birer döndüler onlar ise birer birer gittiler.Bu bir sene içerisinde sadece sürgünlerle değil özelleştirme sürecine karşı, baskılara karşı, liyakatsiz atamalara karşı, kurumumuzu babasının çiftliği gibi kullananlara karşı, kurumun mallarını parasını yandaşlara peşkeş çekenlere karşı, dışarıdan alınan 12 yandaş avukata yüz binlerce belki miyonlarca lira ödeyecek olanlara karşı sesimizi yükselttik yükseltmeye de devam edeceğiz.
İçinde bulunduğumuz koşullarda, Sendikamızı ve üyelerimizi korumak, genişletme mücadelesi vermek ve ileriye taşımak sorumluluklarımız arasındadır. Özelleştirmelere, plansızlığa, iş cinayetlerine, halkın bütçesinin savaşlara, silah tüccarlarına aktarılmasına, holdinglere hibe edilen işsizlik fonuna, göz koydukları iş güvencemiz ve kıdem tazminatlarına, bilimsel-teknik-evrensel eğitim ihtiyaçlarını gidermek yerine cemaatlere yedirilen eğitim bütçesine, kamu idari yapısındaki liberal, otoriter ve laikliği dışlayan dönüşümlere karşı çıkmaya; kamu mülkiyeti, kamu işletmeciliğinden yana tutumumuzu devam ettirmeye kararlı olduğumuzu, belirtmek istiyoruz.
Kurumumuzda bir çok işyerinde kadro açığı bulunmaktadır. Bir çok işyerinin faaliyetleri başka işyerlerinden vekalet ile temin edilmektedir. Geçtiğimiz hafta içerisinde Eskişehir Hasan Bey İstasyonunda çalışan 9 çalışan yaklaşık 3 senedir Irmak ve Yerköy istasyonlarına vekalete gittiklerinden ve artık canlarına tak ettiğinden vekalete gitmek istemediklerini belirten dilekçe vermişlerdir. Uzun süren bu geçici görevlendirmeler personel için zaman içerisinde işkence haline gelmektedir. Bu dilekçeler sonunda Hasan Bey istasyonunda kadro açığı olmasına rağmen 2 BTS, 2 TUS, 1 Memur Sen üyesi Hareket Memuru Yerköy ve Irmak İstasyonlarına sürgün edilmişlerdir. Aşırı derece Kadro açığı olmasına rağmen yapılan çalıştaylarda norm kadro sayısını mevcut kadro sayısı ile eşitleyerek kadro açığı yok diyenler bu açıkları sürgünlerle kapatıyor. Bu kabul edilemez.
Bizler elbette ki bu baskı, sürgün, ve soruşturmaların nedenini bilmekteyiz. İktidar ve onun fanatik kurum yöneticileri, iktidarın karanlığına karşı temel hak ve özgürlükler için mücadele edenleri, direnenleri, kendi deyimleriyle “temizlemeye” kalkışmaktadırlar. Yandaş sendikası ile emekçiler adına utanç sözleşmesi imzalayan siyasi iktidarın, bu utanç belgesine itiraz edenlere, sefalet ücretine hayır diyenlere, kendi iradesini ortaya koyanlara, demokratik haklarını isteyen KESK bileşenleri ve onun üyelerine karşı yıldırma sindirme amaçlı saldıracağını elbette ki bilmekteyiz. Kabulümüzdür, direneceğiz. Buradan iktidara ve onun bürokratlarına sesleniyoruz. Korku ve zorbalıkla BTS ve KESK bileşenlerinin sesini kesemezsiniz!
Bizler bugüne dek, bu ülkeyi bir an bile karanlığa teslim etmeyen emek örgütleri olarak; tepeden tırnağa adaletsiz, haksız, hukuksuz, baskıcı ve ancak diktatörlük düzeninde görülen; Kamu emekçilerine, kendi çalışanına karşı hukuk ve insanlık suçu işlemekten çekinmeyen İktidarın ve onun fanatik yöneticilerinin, Anayasa ve hukuku hiçe sayarak, toplumsal muhalefeti ve emek mücadelesini sindirmeye, ‘terörize’ etmeye dönük bu saldırılara karşı asla sessiz kalmayacağız! Artık tüm Türkiye kamuoyunun da kınadığı bu zorbalığınıza son verin, Hukuku ve insan haklarını ayaklar altına alarak sürgün ettiğiniz ihraç ettiğiniz tüm KESK’li arkadaşlarımızı görev yaptıkları yerlere iade edin.
Değerli Dostlar; Maalesef gerek TCDD de gerekse de TCDD Taşımacılık A.Ş’de artık her şey kuralsız yürüyor. Özel sektörden beter olduk. Ben yaparım mantığı hakim her iki kurumda da. Eskişehir eğitim merkezinde Lojistik hizmet alımı personel eğitimi altında kurs açıldı. Şu anda eğitim veriliyor. Bu kurs neye göre açılıyor. Memurlar eliyle görülmesi gereken işleri nasıl hizmet alımı ile yaptırıyorlar, bu kursa gelen kişiler belli ki işe alınmış. Neye göre kimler işe alındı. Şartları nedir. Lojistik memurlarının kursu bile 10 hafta iken bu kişilere 2 haftalık eğitimler verilerek her iş yaptırılacak. İki haftalık eğitimle bu personele tren hazırlatılacak, manevra planlaması yaptırılacak, ve daha bir çok iş. Tıpkı TTM lere verilen eğitimle ünvansız olarak hem TTM hem hareket memuru yaptırdıkları gibi. Yarın bir istasyona bir kurs görmüş bir ttm gönderiecek her iş bu adama yaptırılacak. Hem vg. kesecek hem makas çevirecek hem kumanda masasını kullanacak, hem sevk alıp sevk verecek temizlik yapacak vb. Hizmet alımıyla alınan lojistikçilere de tablet girişinden, tren hazırlamadan, kurşun vurmadan, evrak yapmaktan, manevra planlarını hazırlamaktan tutunda her işi yaptırmaya çalışacaklar. İki haftalık eğitim alan kuruma dışardan girmiş bir kişinin hazırladığı trende bizim hatlarımızda emniyetli bir şekilde çalışacak! Bir taraftan kaza ve olaylarda farkındalık eğitimi verilecek bir taraftan personeli mobing ile kuralsız çalışmaya zorlayacaksınız, çalışmayanı ise sürgüne göndereceksiniz, yargıya giden personele mahkemeleri geri çekmesi için gerekirse fetöcü diye suçlarız iş akdinizi feshederiz diye tehdit edeceksiniz. Nereden baksanız elinizde kalıyor.
Gözümüzü iğneden ipliğe gelen zamlarla açtığımız, pandemi ile birlikte hayat pahalılığının, işsizliğin her geçen gün daha fazla derinleştiği bir yılı geride bıraktık. Bir yılı geride bıraktık Ancak ne yazık ki yaşadığımız sorunları geride bırakmadık. Her tarafımız adeta mayın tarlası ile çevrilmiş durumda. Bir taraftan panedmi, diğer taraftan hayat pahalılığı, geçim derdi, işsizlik.Gittikçe ağırlaşan koşullarda zam yağmuru devam ediyor. Siyasal iktidar halkın, emekçilerin yaşadığı dertleri, sıkıntıları çözmek yerine attığı her adımda sorun yumağını büyütüyor. Her zaman olduğu gibi acı reçete yine emekçilerin, yoksullaştırılan halkın önüne konuluyor.
Ne yazık ki TÜİK verileri çok uzun süredir emekçi kesimlerin maaşlarını, ücretlerini baskılamanın, düşük maaş-ücret politikasının aracı haline getirilmiştir. Ali Cengiz oyunları ile takla attırılan rakamlarla çarşıda pazarda yaşadığımız gerçek enflasyon perdelenmiş, bu sahte verilere göre maaş artışı yapılan milyonlar her yıl daha fazla yoksulluğa itilmiştir. Siyasal iktidar yıllardır bu sahte rakamların ardına saklanarak asgari ücretliyi işçiyi, memuru, emekliyi enflasyona ezdirmedik nutukları atmaya devam etmiştir. Siyasal iktidarın memur kolları gibi faaliyet gösteren sözde konfederasyon ve bağlı sendikaları ise her defasında bu sahte enflasyon rakamlarının altına imza attıkları, kamu emekçilerinin hiçbir temel sorununu çözmedikleri mutabakatları tarihi başarı olarak yutturmaya çalışmıştır. Sonuçta hangi sendikanın üyesi olursa olsun kaybeden her defasında tüm kamu emekçileri ve emekliler olmuştur.
Bizler bu ülkede sendikal hak ve özgürlükler ve gerçek bir demokrasi için mücadele etmenin zor, bedelinin ağır olduğunu bilen bir gelenekten geliyoruz. Bu gelenek, sendika kapılarına vurulan mühürleri söken, kamu emekçilerinin yarattığı fiili meşru mücadele geleneğidir. Bu geleneğin ve yaşadıklarımızın bize öğrettiği temel şey ise, haklarımızı ancak mücadele ile alabileceğimiz gerçeğidir. Kamu emekçilerinden aldığımız güç ve güvenle bu geleneği sürdürme kararlılığımızı tekrar ifade ediyoruz.