Sendikamız Genel Örgütlenme ve Eğitim sekreteri İshak KOCABIYIK’ın Yüksek Hızlı Trenle ilgili oarak yaptığı ve basında yer alan açıklama aşağıdır.
Ankara ve İstanbul arasında yapılan Yüksek Hızlı Tren’in aceleye getirilerek vaktinden önce bitirilmesini tehlikeli bulan Birleşik Taşımacılık Sendikası, bunun hükümete siyasi prim kazandırmak için yapıldığını, ancak tehlikeli sonuçlar doğurabileceği uyarısında bulundu. “Her an yeni kazalar ve ölümler yaşanabilir” uyarısında bulunan sendika, daha önce Arifiye’de yaşanan ve çok sayıda kişinin yaşamına mal olan kazayı hatırlattı.
1999 yılında Ankara-İstanbul arası demiryolu rehabilitasyonu çalışmaları olarak başlayıp, aradan geçen zamanda projenin defalarca tadil edilmesiyle birlikte Yüksek Hızlı Tren (YHT) projesine dönüşen ve yaklaşık 530 kilometre olan YHT projesi, birçok belirsizlikle devam ederken, bu konudaki tedbirsizlik yaşanan iş kazalarını gündeme getirdi. En son Arifiye istasyonu inşaatında meydana gelen kazada, 8 işçinin yaralanmasıyla bir kez daha tartışılmaya başlayan Ankara-İstanbul arası hızlı tren projesinde, 2007’den bu yana demiryollarının en kuralsız çalışılan yeri olarak belirtilen tren teşkil işlerinde 22 işçi iş cinayetine kurban gitti.
Birleşik Taşımacılık Sendikası (BTS) tarafından hızlı tren projesine ilişkin yapılan son açıklamada ise son üç yılda YHT yapımında 4 işçi yaşamını yitirdiği, 3’ü ağır olmak üzere toplam 22 işçinin yaralandığı belirtildi. İşçi ölümlerinin sebebini ise sendikalar; kamu hizmetinin taşeron eliyle sürdürülmesi, demiryollarında yapılması gereken iş güvenliği denetimlerinin kamu idaresi tarafından yeterince yapılmaması ve kamuda esnek, kuralsız çalışmanın devlet eliyle yaygınlaştırılarak 3-4 işçinin yapması gereken işin yükünün 1-2 işçiyle kaldırılması olarak gösteriliyor.
Siyasi rant için ulaşım güvenliği tehlikeye atılıyor
11 bölümden oluşan Ankara-İstanbul arası YHT projesinin Vezirhan-Köseköy gibi bazı bölümlerinin açılış tarihi, TCDD yatırım programında 2016 yılı içerisinde olarak gösteriliyor. Buna karşın AKP hükümeti TCDD yaptırım programının aksine açılışı belirlene tarihten önce yapmak istiyor. Bu durum sendikalar tarafından ulaşım emniyetini ve iş güvenliğini tehlike attığı belirtilirken, demokratik kitle örgütleri tarafından ise AKP hükümetinin YHT projesinin siyasi bir ranta çevrilmek istediğinin işareti olarak kabul ediliyor.
YHT projesinin planlanan tarihten erken açılması, 2004 yılında Eskişehir’de yaşanan ve 40 yurttaşın yaşamına mal olan “hızlandırılmış tren” kazasını akıllara getiriyor. Tren set depoları ve tren hattının son durağı nerede olacağı, hattın Avrupa yakasına geçip geçmeyeceği ve tren hattında yük trenlerinin çalışıp, çalışmayacağı konuları ise projede hala belirsizliğini koruyor. Söz konusu tren hattında deneme sürüşlerinin ise 3-4 ay gibi kısa bir sürece içinde gerçekleştirilmek istendiğinin altını çizen BTS Genel Örgütlenme ve Eğitim Sekreteri İshak Kocabıyık, konuya ilişkin DİHA’ya değerlendirmelerde bulundu. Kocabıyık, hızlı tren hatlarında deneme sürüşlerinin ise 1-2 yıl süreyle devam etmesi gerektiğini belirtti.
‘Siyasi iktidar sistemi denetlememe üstüne kurmuş’
Kocabıyık, hem çalışma koşullarının hem de iş güvenliğinin çok sıkı bir şekilde denetlenmesi gerektiğine işaret ederek, “Bu yasal bir zorunluluktur. Siyasi iktidar bu konuda da gereğini yapmıyor, denetlemesi gereken işyerlerini ve sunulan hizmetleri denetlemiyor yada baştan savma denetliyor. Zaten denetleme elemanı sayısını ve denetlemenin prosedürünü görünce sistemin denetleme değil de denetlememe üstüne kurulduğunu anlıyorsunuz” dedi.
Kocabıyık, tasarruf adı altında personel eksiltilerek iş yükünün artması ve devlet eliyle güvencesiz ve esnek çalışmanın yaygınlaştırılmasının da iş cinayetlerini arttırdığını belirtti.
‘Soma cinayeti ile Arifiye kazası farksız’
Kocabıyık, İstanbul-Ankara arası hızlı tren hattının, 2004 yılında Eskişehir’de meydana gelen kazaya neden olan, bilimsellikten uzak, gösteriş ve siyasi rant mantığı üzerinden ilerlediğini kaydetti. Soma’da meydana gelen maden faciasının, Arifeye’de yaşanan kazayla aynı mantığın eseri olduğunu belirten Kocabıyık, “Kar hırsı, bir an önce bitirme isteği, siyasi iktidarı memnun etme isteği her iki iş cinayetinin sebeplerinin başında gelir. Arifiye’deki iş cinayetinde taşeronun eski bir demiryolu çalışanı olması da bürokrasi ile sermaye arasındaki kirli ilişkinin başka bir cephesine işaret etmektedir” şeklinde konuştu.
‘Sabotaj iddiaları gerçekleri yansıtmıyor’
29 Mayıs’ta açılması planlanan tren hattına kablolara sabotaj düzenlendiğini iddia edilerek, açılışın tarihinin Ulaştırma ve Denizcilik Bakanı Lütfi Elvan tarafından ertelenmesinin gerçekleri yansıtmadığı söyleyen Kocabıyık, şunları kaydetti: “Bu tür suçlar TCDD’nin ilk defa karşılaştığı sorunlar değildir. Kablo çalınması, yüksek gerilim tellerinin çalınması nerdeyse olağandır. İşletme yapılan hatlarda karşılaşılan bu sorunlar, en fazla 3-4 saat içinde giderilir. Ama şimdi ne hikmetse açılışı nerdeyse 2 ay geriletiyor. Anlaşılması güç bir başka nokta ise, kablo hırsızlığını önleme yükümlülüğü TCDD’ye ait değil, işi yapan firmanın sorumluluğu altındadır. Dolayısıyla ‘kablo çalındı’ yada ‘sabotaj’ gerekçeleri inandırıcı gelmiyor.”
‘Tedbirler alınmazsa kazalar devam edecek’
Kocabıyık, ne siyasi iktidarın ne de TCDD yönetiminin gereken tedbiri almadığı ve konuyla ilgili uzmanların ve sendikaların görüşlerinin değerlendirilmediğini belirtti.
2004 yılında yaşanan tren kazasında da sendikaların uyarılarının dikkate alınmadığını hatırlatan Kocabıyık, “Ne yazık ki bu ülkede insan hayatı en ucuz şey. Daha birkaç gün önce İstanbul’a yapılacak 3’ncü havalimanının temel atma töreninde Başbakan, havalimanına karşı çıkanları ‘geri zekalı’ olarak nitelendirdi. Eğer bu inat ve umursamazlık devam ederse başta demiryolu işletmeciliğinde olmak üzere taşeron firma eliyle iş yapılan her yerde büyük aksaklıklar, olumsuzluklar olacaktır. Her an trafik emniyetinin olmadığından kaynaklı kazalar beklenir” dedi.
ANKARA (DİHA)