Konfederasyonumuz 2011 yılı toplu sözleşme taleplerini açıklamıştır. Kızılay Etap Mola Otel’de düzenlenen bir basın toplantısıyla KESK’in talepleri kamuoyuna duyuruldu. Genel Başkan Sami EVREN’in yaptığı açıklamaların ardından Doç. Dr. Mustafa DURMUŞ “Krizin Yeni Aşamasında Türkiye Ekonomisinin Görünümü: Emek Perspektifinden Bir Değerlendirme” başlıklı KESK-AR araştırmasını sundu.
Genel Başkan Sami EVREN Hükümete seslenerek “Bugün buradan KESK adına bir çağrıyı kamuoyuna duyurmak istiyoruz. Buradan Hükümete sesleniyoruz: Gelin yarın hep birlikte bir büyük adım atalım, 8 yıldır yapılan toplu görüşmeleri bırakalım toplu sözleşme yapalım. 8 yıldır süren bu ayıba hep birlikte son verelim. Bu ülkenin mahkemelerinde, Avrupa İnsan Hakları Mahkemesinde tescil edilmiş toplu sözleşme hakkını hayata geçirelim, bu tarihsel adımı atalım.” dedi. Açıklamanın tamamı şöyle:
“Eğer referandum gerekçesiyle bir kez daha toplu görüşme yapılmalı diye bir düşünceniz varsa, o halde toplu sözleşmeyi Ekim ayında yapalım.
Kamuoyunda KESK’in toplu görüşmelere katılıp katılmayacağı sorusu her yıl olduğu gibi bu yıl da konuşulmaktadır. Bu noktada bazı yanlışları düzeltmeyi gerekli görüyoruz. KESK bir sendikal konfederasyondur, kamu emekçilerinin hak ve çıkarlarını korumak, geliştirmek amacıyla kurulmuştur. KESK kamu emekçilerinin hak ve çıkarlarını koruyamayacağı zeminlerde durmaz, o tür zeminlerin bir parçası olmaz. Bu yıl da bize yönelik davete icabet ederek toplantıya gideceğiz, taleplerimiz hazır, taleplerimizi dile getireceğiz ve bakacağız üyelerimizin, kamu emekçilerinin hak ve çıkarlarını savunabileceğimiz bir zemin oluşuyor mu, oluşmuyor mu? Eğer böyle bir zemin orada oluşursa, zaten toplu sözleşme yapma iradesi taraflarda ortaya çıkmış demektir, o zaman tabii ki o zeminde olacağız, taleplerimiz için müzakere edeceğiz, işverenin taleplerini değerlendireceğiz. Olması gereken de budur.
Yok böyle bir zemin oluşmazsa, karşılıklı çay içip sohbet etme niteliğinde bir toplantıya dönüşürse, kimse bizi eleştirmesin biz orada olmayız. Bir sohbet toplantısını toplu sözleşme gibi sunacak bir illüzyonun parçası olmayız.
Buradan diğer konfederasyonlara da seslenmek istiyoruz. Toplu sözleşme olmazsa biz katılmayız dediniz; Arife günü yalan söyleyenin, bayram günü yüzü kara çıkar. Gelin bütün kamu emekçileri konfederasyonları olarak Hükümetle toplu sözleşme masasına oturmak için birlik olalım, görevimizi yapalım kamu emekçilerinin çıkarlarını savunalım.
Türkiye’de emekçiler çok ağır maddi zorluklar altında yaşamaktadırlar. İçerisinden geçtiğimiz kriz sürecine ilişkin olgusal gerçekleri değerli iktisatçı Doç. Dr. Mustafa DURMUŞ’un hazırladığı KESK-AR raporunda ortaya koyduk. Krizin etkilerini, reel ücretler üzerindeki baskısını gördük; iktidar son zamanlarda krizden çıktığı yolunda görüşleri sıkça dile getirmektedir. Ne var ki KESK-AR raporu krizden çıkılmadığını, sadece krizin yeni bir aşamasına girildiğini somut göstergelerle ortaya koyuyor. Dış kaynağa dayalı, istihdamsız büyüme politikası ülke ekonomisini mayın tarlasına sokmaktadır.
İşsizlik ülkenin kaderi haline getirilmiştir, 6 milyonu aşan yurttaşımız işsizdir. Ücretiyle geçinenlerin yarısı açlık sınırının altında, neredeyse % 90’ı yoksulluk sınırının altında bir gelire sahiptir. Gelir dağılımında ve vergideki adaletsizlik skandal boyuttadır.
Bizler 2011 toplu sözleşme döneminde taleplerimizi oluştururken öncelikle siyasi iktidarın ekonomi politikalarının gelirlerimiz üzerinde yarattığı reel gerilemenin üzerinde duruyoruz. Bu reel gerilemeyi hesaplarken enflasyonla birlikte artan hayat pahalılığı olgusunu vurgulamak istiyoruz. 2007 Temmuz seçimlerinden bu yana % 22 civarında gelişen reel kaybımızın hemen seyyanen yapılacak bir zamla kapatılmasını istiyoruz. Bu 300 Liraya tekabül etmektedir.
Bildiğiniz gibi KESK başlangıçtan bu yana 657 sayılı Devlet Memuru Kanunu’na karşı çıkmış, her fırsatta demokratik olmayan bu kanunun değiştirilmesi gerektiğini savunmuştur. Bunu bugün de savunuyoruz. Ancak şu anda Hükümetin 657 sayılı kanunda yapmak istediği değişikliği reddediyoruz. Çünkü bu değişiklik tasarısı 657’nin demokratikleşmesini getirtmiyor, tersine kamu emekçilerinin iş güvencesini tırpanlamayı hedefliyor. Hükümet bu tasarıyı hemen geri çekmelidir. Bu bizim temel şartımızdır.
Ancak bu şarlar yerine gelirse 2011 yılındaki zam oranları, mali, demokratik taleplerimizi görüşmek, müzakere etmek mümkün olacaktır. Hükümet yarın yapılacak toplantıda öncelikle bu talepleri yerine getirmelidir.
Tüm taleplerimizi sizlerle paylaşmadan önce belirtmek isteriz ki, temel talebimiz toplu sözleşmedir. Bunun için bir kez daha kamu emekçileri adına Hükümete sesleniyoruz:
Toplu sözleşme hemen şimdi…”