21 Şubat 2021 tarihinde özel bir şirkete ait yük treni, Gaziantep ili sınırları içinde yer alan Ayran istasyonuna Fevzipaşa cihetinden giriş yaparken yoldan çıkmıştır. Kazada 4 adet dolu vagonun yoldan çıktığı, yolda ciddi hasarın oluştuğu ve yolun tren trafiğine kapandığı anlaşılmıştır.
Her ne kadar vagonların yoldan çıkma nedeni konusunda resmi bir açıklama olmasa da, deray eden dört vagondan birinde tekerlek dingilinin kesmesi/kırılması (ki bu özel firma tarafından yapılan revizörlük işinin konusudur) sonucu kazanın meydana geldiği olay yerinde ilk incelemelerde bulunan meslektaşlarımız tarafından ifade edilmektedir.
Kazanın olduğu bölge sinyalizasyon sistemi olan bir bölgedir. Kazaya uğrayan tren özel bir firma tarafından işletilmekte olup, bu trenin sevk ve revizörlük adını verdiğimiz fren kontrol/tamir hizmetleri Fevzipaşa İstasyonundaki TCDD Taşımacılık A.Ş. ne ait uzmanlaşmış Revizörlük Teşkilatı Özelleştirme/Serbestleştirilme programı kapsamında kapatılmış olduğundan yetkin ve uzman olmayan özel firma tarafından yerine getirilmektedir.
Bu kadar detaya yer vermemizin nedeni, artık demiryollarında, bu kazayı da ilgilendiren ve uzmanlık gerektiren birçok işin yetkin olmayan taşeron firmalara gördürülmesi ve kaza sayılarındaki ciddi artıştır.
Demiryolunun serbestleştirilmesi adlı kanun sonrasında TCDD ikiye bölünmüş, trenlerden sorumlu olan Taşımacılık adıyla ayrı bir genel müdürlük kurulurken, TCDD de üstyapı ve altyapı ile trafik işletmeciliğinden sorumlu olarak çalışmaya devam etmekteydi.
Kanunla yapılan bu bölünmeden sonra, özellikle yük taşımacılığı ile ilgili olarak tren özelleştirmeleri başlamış, TCDD tarafında ise, yol, elektrifikasyon vb. faaliyet alanlarında irili ufaklı özel firmalar iş almaya başlamıştı. Son günlerde ise, yol bakımında büyük çaplı özelleştirmelere gidilirken, önümüzdeki günlerde elektrifikasyonun yanında, sinyalizasyon ve haberleşmenin de özel firmalara devri için TCDD yönetimi çalışmaları son noktaya getirmiştir.
İşin özelleştirme boyutu bu iken, özel ihtisas ve yetişmiş-kalifiye personelle icra edilmesi gereken demiryolu işlerinin özel ve yandaş firmalara yaptırılması, demiryollarının zararını katladığı gibi, yok olan seyrüsefer güvenliği nedeniyle kazalarda çok ciddi oranlarda artış yaşanmıştır.
Sadece yasanın yürürlüğe girdiği 2017’den bu yana, onlarla ifade edilen kazalar yaşanırken, bu kazalarda onlarca vatandaşımız ve personel hayatını kaybetmiştir. Yaşanan bu kazaların dışında olan ve “ramak kala” dediğimiz kazadan dönülen olayların sayısı ise kat kat fazladır.
Trenlerin işletmeciliğinin özelleştirilmesi ve kar mantığıyla hareket kaynaklı olarak güvenliğin tamamen terk edilmesi sürecine, üstyapı dediğimiz yol-sinyalizasyon-haberleşme-elektrifikasyon işyerlerinde ve işlerindeki özelleştirme ve taşeronlaştırma süreci de eklenince, üstyapı ve tren seyrüsefer güvenliği büyük oranda yok olmuştur.
Özellikle özel tren işletmeciliğinin yoğun olarak yapıldığı, Divriği-İskenderun hattında 05.08.2017 yılında iki personelin hayatını kaybettiği Elazığ kazası, 2018’de Hekimhan istasyonunda meydana gelen kaza, sonrasında yaşanan diğer kazalar ile en son olarak bu kaza meydana gelmiştir. Kazalar tek bu hatla sınırlı olmayıp, geçtiğimiz aylarda Körfez istasyonunda petrol dolum yolunda kaza meydana gelmiş, kazada akaryakıt yüklü vagonlar devrilmiş, akaryakıt
yerlere dökülmüş ve çok büyük bir faciadan dönüşmüş ancak akaryakıtın toprağa karışması sonucu onarılamaz çevre kirliliği meydana gelmiştir.
Bu süreç dahilinde olan kuruma ait kazalarda da artış olmuş ve 08 Temmuz 2018 tarihinde Çorlu’da meydana gelen kazada 25, 13 Aralık 2018 Tarihinde Ankara YHT treni ile kılavuz lokomotifin çarpışması kazasında 9 vatandaş ve personelimiz hayatını kaybetmiştir.
Yine bu 3 yıllık süreç içerisinde kuruma ait yük trenlerinin kaza yapması/çarpışması sonucu tren personelinden hayatını kaybeden birçok arkadaşımız olmuştur.
Tüm bu kazalar bir arada değerlendirildiğinde, özelleştirme ve kurumun ehil olmayan kişilerin yönetimine terk edilmesi, yaşanan olaylardan, ortaya konan bilimsel çalışmalardan ders alınmaması, ısrarla özelleştirme ve taşeronlaştırma uygulamalarına devam edilmesi yatmaktadır.
Halbuki, bu özel yük trenlerinin karıştığı kazalarda; fren vb. güvenlik işlemlerinin dahi özel firmalar tarafından yapıldığı, kar hırsı nedeniyle personelin olması gereken standartların çok üstünde çalıştırıldığı, işletmecilik yapılırken maliyet gerektiren güvenlik unsurunun hiçe sayıldığı görülecektir. Yine özelleştirme ve siyasileştirme mantığının bir unsuru olarak; 10 Ekim 2020 tarihinde meydana gelen kazada lokomotiflerin yön olarak çevrilmesine yarayan Karabük’teki plaktornanın (döner köprü) sürekli arızalı olduğu ve çalışmaması, Çankırı’daki Plaktornanın ise Belediyeye devredilerek arazi üzerine çocuk parkı yapılmasının yanında yaşanan kaza ve sinyalizasyon sistemi faal hale getirilmeden işletmeye açılan YHT’nin kılavuz lokomotif ile çarpışması kazası gösterilebilir.
Çorlu’da meydana gelen kazada da; “bugüne kadar kaza olmadı ise, bundan sonra da olmaz” sakat mantığında vücut bulan iş bilmemezlik, bilimden ve mühendislikten uzaklaşma, özelleştirme ve siyasi kadrolaşmanın ön plana çıktığı, en son olarak mahkemeye sunulan ek bilirkişi raporu ile ortaya çıkmıştır.
Son olarak Ayran istasyonu girişinde meydana gelen bu kazada, ölüm ve yaralanma olmamıştır ama bu kaza, bize; demiryollarının çok kötü noktalara götürüldüğünü göstermiştir ve artık dip noktasına yaklaşıldığını göstermektedir.
PTT’nin ikiye bölünüp, Türk Telekom’un satılmasının benzeri bir süreçle demiryollarının parçalanması sonrasında yaşananlar ortadadır. Demiryolları artık sürekli olarak kazalarla anılmakta olup, devam eden özelleştirmeler Türk Telekom örneğinden çok daha kötü bir süreci ve sonuçları getirecektir, çünkü demiryollarında taşımacılık yapmaktadır ve işin içinde insan faktörü vardır.
Artık en basit, önlenebilir kusurlar/hatalar bile, işin yönetimi, denetimi özelleşmeler sonucu iş bilmeyenlerin eline geçtiği için kazalarla sonuçlanmaktadır. Demiryollarını bütününü oluşturan TCDD, TCDD Taşımacılık AŞ ve TÜRASAŞ Genel Müdürlük üst yönetimlerine artık tamamen, kurumsal kültüre yabancı liyakat tecrübe sahibi olmayan kişilerin atanması da kazaların diğer bir etkenidir.
Yaşanan bu kazalara ve uyarılarımıza rağmen, özelleştirme ve taşeronlaştırma uygulamalarından vazgeçmemekteki ısrar, kurumu çok daha kötü noktalara sürüklemektedirler.
Son günlerde, demiryolu yönetiminin, yeni özelleştirmeler için hazırlık yaptıkları ve bunu siyasi iktidara sundukları malumumuzdur. Bu yeni bölünme ve özelleştirmeler hayata geçerse, artık demiryolları geri dönüşü olmayan bir yola girecek olup, bundan; ülke, kurum ve tüm çalışanlar zararlı çıkacak, demiryolu emekçilerinin geleceği karartılacaktır.
Yol yakınken, TCDD yönetimi ve Ulaştırma Bakanlığı’nı bu yanlıştan dönmeye, sendikalar, bilim insanları ve odalarla çözüm yolları bulmak için bir araya gelmeye, özelleştirme ve taşeronlaştırma uygulamalarını derhal sonlandırmaya davet ediyoruz.
Basına ve kamuoyuna saygıyla duyurulur.
Merkez Yürütme Kurulu