2010 Dünya Kadın Yürüyüşü (DKY) Avrupa Feminist Buluşması Raporu
İstanbul’da yapılan Dünya Kadın Yürüyüşü etkinliklerine İstanbul 1 ve 2 nolu Şubelerimizin üye ve yöneticisi arkadaşlarımız katılmış olup, etkinliklere ilişkin çalışmalarda yer alan Sendikamız İstanbul 1 Nolu Şubesinden Ayten Bozkurt ve Ayşen Dönmez tarafından raporlaştırılmıştır.
Tarihçe :
Dünya Kadınları 2000 yılında birçok ulusal eylemler ve uluslararası seferberlikler gerçekleştirdi. 16 Ekim 2000 tarihinde Dünya Bankası ve Uluslararası Para Fonu yöneticileriyle toplantılar yaparak bu kurumların ülkeler üzerinde uyguladıkları ekonomi politikalarını eleştiren görüşlerini yöneticilere ilettiler, daha sonra kadınlardan oluşan uluslararası bir delegasyon kadınlarla yaptıkları toplantılarda belirledikleri “Yön Değişikliği için 2000 Haklı Neden” metnini Dünya Bankası ve IMF yöneticilerine sundular.
Dünya Kadın Yürüyüşünün başlangıcı 17 Ekim 2000 tarihinde dünya kadınlarının taleplerini içeren beş milyon imzayı BM Genel Merkezine vermek için New York’ta yapılan yürüyüştür.
Kadınlar bu başlangıçtan sonra tüm talepleri yerine getirilinceye kadar 5 yılda bir dünyayı dolaşmaya karar verdiler.
2005 yılında Barış, Eşitlik, Özgürlük, Adalet, Dayanışma başlıkları altında belirledikleri isteklerini tüm dünyaya duyurmak için 2005 yılı boyunca dünyayı dolaştılar. Kıtadan kıtaya ve ülkeden ülkeye “ kırkyama yorgan” adını verdikleri ve dolaştıkları ülkelerden kadınların ekledikleri parçadan oluşan bir yorgan yaptılar. Yürüyüş 8 Mart 2005 tarihinde Brezilya’nın Sao Paulo kentinde başladı ve gezegenin etrafında bir tur attıktan sonra, Uluslararası Yoksullukla Mücadele Günü olan 17 Ekim’de yürüyüşün son durağı olarak belirlenen Burkina Faso’ya (dünyadaki en yoksul ülkelerden birisi) ulaştı. 17 Ekim 2005’te
öğlen saatinde gezegenin her meridyeninde 24 saat feminist dayanışma gerçekleştirildi
2005 Yılında Düzenlenen Dünya Kadın Yürüyüşünün Türkiye etkinlikleri organizasyonunun büyük bölümünü KESK yapmış ve etkinliklerden sonra büyük bir grupla dünya kadınlarını Yunanistan’dan İtalya’ya yolcu etmişti. Bu yılsa “Başka Bir Avrupa Gerekli” sloganıyla 1–4 Temmuz 2010 tarihlerinde İstanbul’da Avrupa Sosyal Forumu (ASF) altıncısı yapıldı.
2010 DKY AVRUPA FEMİNİST BULUŞMASI TÜRKİYE ETKİNLİKLERİ
“HEPİMİZ ÖZGÜR OLUNCAYA DEK KADINLAR YÜRÜYECEK”
8 Mart’ın 100. yılı olması nedeniyle 2010 yılı DKY küresel eyleminde kadınların sesi daha da gür çıkacaktır.
Bu yürüyüş dört temel eylem alanı etrafında harekete geçmektedir.
-Kamu yararı
-Barış ve sivilleşme
-Kadın emeği
-Kadına yönelik şiddet
DKY 2010 Türkiye toplantıları 29 Haziran 2010 günü saat 12.00’de Taksim Gezi parkında Balkan ülkelerinden kadınları getirecek olan karavanın karşılanması ve yapılan basın açıklaması ile başlamıştır.
Ortak talepler çerçevesinde buluşan kadınlar saat 15.00’te Kabataş iskelesinden teknelere binerek eylemlerini gerçekleştirmişler daha sonra Kabataş’tan Taksime yürüyerek Makine Mühendisleri Odasında DKY aktivistleriyle gayrı resmi toplantı düzenlenmiş, bu toplantıda kadınların tanışması, Dünya Kadın Yürüyüşü organizasyonunda uygulanacak program ve etkinliklerin gerçekleştirilmesi sırasında yaşanan sorunlar konuşulmuştur.
Saat 18.00’de yapılan “DKY Yunanistan, Türkiye ve Kıbrıs” konulu toplantıda Yunanistanlı Türkiyeli ve Kıbrıslı kadınlar devletlerinin askeri bütçelerinin azaltılması taleplerini tartıştılar.
Saat 19.00’da ise DKY Avrupa aktivistleriyle gayrı resmi toplantı gerçekleştirildi.
30 Haziran 2010
Saat 09.00 katılımcıların kaydı
Saat 09.30 Açılış
Türk ve Kürt Feminist Kadın hareketinin sunumu
Bu oturumda; Türk Feminist kadınları adına konuşan Ayşegül, feminist hareketin Türkiye’de 80 darbesinden sonra sol anlayışın yenilgisiyle birlikte ortaya çıktığını belirterek 80’lerden 2000’ lere kadar feminist hareketin durumunu değerlendirdi. Ülkemizde sol hareketin “kadınları-kadınlık durumunu ” yok saydığını ifade etti ve feminist hareketin bugüne kadar gerçekleştirdiği kampanyalar ve etkinlikler konusunda katılımcıları bilgilendirdi.
Kürt Feminist kadınları adına konuşan Sabahat Tuncer, Kürt kadınlarının hem siyasal, hem dinsel, hem töresel, hem toplumsal baskılar altında ezildiklerini bu nedenle birçoğunun halklarının özgürlüğü için verilen mücadeleye aktif olarak katıldığını ayrıca örgütlenerek baskılara karşı geldiklerini, bu mücadeleyi yürütürken feminist türk kadınlarından çok şey öğrendiklerini, kürt kadınlarının parti içerisinde aktif olarak çalıştıklarını, partilerinin kadın kotaları uyguladığını, parlamento içerisinde bile baskı gördüklerini, barış söylemlerine karşılık cezaevine gönderildiklerini, milletvekili seçildiği sırada kendisinin de cezaevinde olduğunu, tüm dünya kadınları ile birlikte özgürlük, barış ve demokrasi için mücadele edeceklerini bildirdi.
Bu sunumlardan sonra Avrupa’da mevcut sosyo-ekonomik ve politik durum sunumu yapıldı.
Konuyla ilgili Balkan Koordinasyonu adına konuşan Monika :
Doğu Bloku’nun dağılmasının ardından bu bölgelerde yaşayan halkların haklarının gaspedildiğini ifade ederek kapitalizmin yaptığı yıkımları anlattı Doğu Avrupa’da ve Balkanlar’da şuanda, ultra liberalizm, milliyetçilik ve kapitalizmin yaşandığını kendilerinin ise bunun yerine sosyal, dayanışmacı Avrupa inşaa etmek istediklerini Dünyada yaşanan krizin halklar üzerindeki olumsuz etkilerini, antidemokratik uygulamaları, İMF ve Dünya Bankasının ülkeler üzerindeki ekonomik uygulamalarını anlatarak Avrupa’daki sosyo ekonomik durumu özetledi.
Avrupa Sosyal Forumu Kadın hareketi adına konuşan Tereixa Otera Decasta:
Ekonomik borçlanmanın askeri borçlanmanın bedelinin kadınlara ödetilmek istendiğini ancak bu borçlanmaların faturasını kadınların ödemeyeceğini, eğitime ve sağlığa bütçeden daha fazla pay ayrılmasını, burada toplanma nedeninin savaşa daha fazla çocuk doğurmak değil, dünya kadınları ile dayanışma içinde olmak olduğunu belirtti
Yunanistanlı kadınlar adına konuşan Sisy :
Yunanistan’da görev başında olan hükümetin yaşanan krizin faturasını kadınlara, emekçilere ödetmek istediğini, denizcilik şirketlerinin ve kiliselerin çok zengin olduğunu, eğer o kadar zor durum varsa krizin bedelinin kiliselerden ve denizcilik şirketlerinden alınması gerektiğini Krize ve IMF’nin politikalarına karşı Yunanistanlı işçi ve emekçilerin sergilediği direnişi anlattı.çünkü Yunanistanlı kadınların krizin faturasını ödemeyi reddettiğini belirtti DKY bileşenlerini, diğer bütün emek örgütlerini desteklemeye ve birlikte mücadeleyi yükseltmeye çağırdı.
Saat : 10.30 Atölye çalışmaları
Daha önce yapılan duyuruda 12 başlık altında açıklanan atölye çalışmaları zaman darlığı nedeniyle ortaklaştırıldı.
-Kadına Yönelik Şiddet
-Barış ve Sivilleşme
-Kadın emeği
-Kamu Hizmetleri-Ortak yarar
-Sendikal hareketler ve meslek örgütlerinden kadınlar
-Halkların kendi kaderini tayin hakkı
Bizler daha önce bildirdiğimiz üzere
-Kamu hizmetleri/Ortak yarar
-Sendikal hareketler ve meslek örgütlerinden kadınlar
başlıklı atölyelere katıldık
Atölye I
KAMU HİZMETLERİ /ORTAK YARAR
Fransa
Kamusal hizmet sosyal bütünlüğü sağlamak için vardır ve asıl olarak eğitim-kültür ve sağlığı kapsar. GATS anlaşması yüzünden bu hizmetler ortadan kalmaya başladı. Sağlık ve Eğitim hizmetleri içinde muazzam para var ve kapitalist sistem bunu kamuya bırakmak istemiyor, Bu nedenle en önce üniversiteler ve hastaneler özelleştirilmeye başlandı. Eğitim ve sağlık işkollarında çok kadın çalışıyor ve bu kadınlar sözleşmeli statüde, bu koşullar içerisinde çok fazla sorunla karşılaşıyorlar. Kamu hizmetleri desteklenmelidir, bu gerçekleştirilemezse kadınların çalışma koşullarının düzenlenmesi mümkün değil. Hayati önem taşıyan su bile özelleştirildi ve bundan muazzam paralar kazanıyorlar. Bizler suyun kamusal ve insani hak olduğunu ve tüm insanların bu haktan yararlanmasını istiyoruz.
Türkiye (Tüm-Bel-Sen-Saadet)
Kamu hizmetlerine neo liberal ölçekte muazzam saldırılar var, 657 sayılı yasada varolan iş güvencesi kaldırılıyor Bu durum kamusal hizmetlerin tamamen özelleştirilmesinin önünü açıyor Sağlık ve eğitim özelleştirildi, çalışanlar ağırlıklı olarak kadın ve bundan çok zarar görüyorlar. Özelleştirmelerden en fazla kadınlar etkileniyor ve bu durum hizmet kalitesini düşürüyor. Çalışma yaşamında 4-B, 4-C, sözleşmeli, memur, işçi diye suni ayrımcı statüler var. Özellikle bu hükümet döneminde kadın yaşamının olumsuz etkilenmesi, özelleştirme, taşeronlaştırma, piyasalaştırma alabildiğine yoğum Uygulanan politikalar kadınları eve kapanmaya zorlamaktadır. Ülkemizde işsizlik oranı %14’tür. Sadece KESK’e bağlı sendikalar özelleştirmeye karşı mücadele ediyor, çünkü bizler kamusal hizmetlerin bir hak olduğuna inanıyoruz.
Olumsuzluklar sadece feminist mücadele ile önlenemez, tüm dünya kadınları şiddetten, savaştan, işsizlikten etkilenmektedir ve bunlara karşı tüm dünya kadınları birlikte mücadele etmelidir.
Yunanistan (Maria)
Yapılan saptamaların hepsine katılıyorum Yunan hükümeti İMF programı ile kamusal hizmetleri kesiyor. Bu sadece Yunanistan’la ilgili bir durum değil bu politika paranın el değiştirmesi programı. Ülkemizdeki medya Yunanistan’daki kamu çalışanlarının tembel olduğunu söyleyerek bunu körüklüyor. Uluslar arası çapta taşeronlaştırma politikaları var bütün bunlar yaşanırken medya hala Yunanistan’daki kamu çalışanlarının tembel olduğunu söyleyerek özelleştirmeyi özendiriyor. Bunlar kapitalist anlayışlar ve uygulanan özelleştirme politikalarını meşrulaştırmak için böyle davranıyorlar. Bizim ulusal sağlık ve emeklilik hizmetlerimiz vardı, hepsi elimizden alınıyor… Bütçede korkunç açıklar var hala olimpiyat oyunlarının borçları duruyor bütçe açıklarının en büyük ve önemli nedenleri Askeri harcamalar ve vergi kaçaklarıdır. Bunlara karşı mücadele ediyoruz.
Türkiye (ÖDP Kadın Koordinasyonu-Esin)
Ülkemizde kamusal hizmetlerin özelleştirilmesinden alınan bütçe militarizme aktarılıyor ve bu şiddeti körükleyen bir durumdur. 657 sayılı DMK. daki iş güvencesinin kalkmasıyla, kadınlar; çocuk, yaşlı bakımları için evlere kapanmak zorunda bırakılacaklar. T.C. bütçesi kaynaklarının önemli bir bölümü devlet eliyle yapılan din işlerine aktarılıyor. Bizlerse ulaşılabilir nitelikli kamusal hizmet talep ediyoruz. Yeni çıkarılan sosyal güvenlik yasası ile birlikte kadınlar için önleyici sağlık hizmetleri ulaşılamaz hale geldi, Eğitim ve Sağlık hizmetleri sözleşmeli personel tarafından, diğer sektörlerdeki hizmetler ise taşeron firmaların elemanları tarafından verilmektedir.
SGK ile 18 yaşına gelen kızların evlenmesinin önü açılıyor Başbakan 3 çocuk yapın diyor ama kreş, yok, bakımevi yok, eğitim ve sağlık paralı..
Dünya kadınları olarak bütün bu olumsuzluklara karşı birlikte mücadele etmeliyiz
İngiltere (Tracy)
Kamusal alanda görev yapan işçi sınıfına özellikle kadın işçilere yönelik saldırılar var. En temel haklardan olan eğitim hakkı devlet tarafından verilmiyor özel sektör tarafından veriliyor, Çalışma saatlerimiz değiştirildi. Yeni hükümetin kadınlara yönelttiği saldırılar çok şiddetli biz kadınlar bunlara karşı sendikalarda örgütlenmeli topyekün ve en önde mücadele etmeliyiz
Halkevleri (Tuğçe)
Kapitalizm kendi yarattığı krizi aşmak için kamusal hizmetleri özelleştiriyor piyasalaştırıyor, kadın emeği sömürülüyor, Kentsel dönüşüm projelerine karşı barınma hakkı için de mücadele edilmeli, Ulaşım hakkının gaspına karşı mücadele edilmeli…şeklinde konuşmalar yapıldı
Bu atölyenin sonuç raporunda özet olarak ;
-Alternatif Su Forumu düzenlenmesi
-Askeri harcamaların kısılması, eğitim ve sağlığa ayrılan payların fazlalaştırılması
-Sosyal hizmetlerden daha fazla yararlanılması
İçin 2012 yılında ortak eylemler düzenlenmesine karar verildi.
Bu atölyede ;
Çok önemli olan eğitim ve sağlık hizmetlerinin piyasalaştırılması konusunda çok fazla söz söylendi, ancak ulaşım hakkı konusunda hiç konuşulmadı, Ulaşım işkolunda örgütlü olup DKY etkinliklerine katılan tek sendika olduğumuz halde konuşma talebimiz zaman darlığı nedeni ile kabul edilmedi.
13.30 ‘da Öğlen yemeği için ara verildi. Yemek kampüsün kantininden temin edildi, uzun kuyruklar oluştu ama kadınlar bunu sorun etmediler, dostluk sohbetleri, paylaşımlar yemek arası boyunca da devam etti
SAAT : 14.30
Atölye II
SENDİKAL HAREKETLER VE MESLEK ÖRGÜTLERİNDEN KADINLAR
KESK (Songül)
Ülkemizde sendikal hareket ve sendikal haklar antidemokratik uygulamalardan payını almaktadır. Erkek egemen anlayış her yerde kendini gösteriyor. Kadınlar faaliyet gösterdikleri alanlardaki örgütlerde yönetimlere gelemiyorlar, Sendikalarda ve STK’larda da durum aynı Örneğin Mimar Mühendis Odalarının yönetiminde kadın yok.
Mücadele içerisinde öne çıkan kadınlar her şekilde susturuluyor, bunlardan en belirgin olan yöntem gözaltıdır.
Sağcı, liberal, muhafazalar iktidar özellikle son bir yıldır operasyonlar düzenleyip mücadeleci kamu çalışanlarını gözaltına alıyor. SES eski başkanı Olcay Kanlıbaş, KESK üyesi Meryem Özsöğüt, SES Yön. Kur.Üyesi Seher Timur bu uygulamalara örnektir.
Çok sayıda aydın, çok sayıda kürt, çok sayıda çocuk tutuklu var
Arkadaşlarımız bu konuda duyarlı olurlarsa sorunumuz çözülür.
KADIN İŞÇİ KOMİSYONU (Bilge)
Ülkemizde çalışan kadınların % 50’si kayıt dışı, sendikalı kadın sayısı %10, KESK’te yönetim, denetim, disiplin kurullarında görevli kadın sayısı yüzdeye vurulduğu zaman
% 0 ‘dır. Kadınların birlik olup antidemokratik uygulamalara, erkek egemen anlayışa ve kapitalist düzene karşı mücadele etmeleri gerekir.
AVUSTURYA (Nina)
Sendikalarda kamu sektöründe çalışan kadınlar öne çıkıyor ama örgütlülük çok eksik, kreş ve anaokulu çalışanları sendikalı değiller, sendikalı olmak için gösteriler yaptılar ama mevcut sendikalar direnişi desteklemedi, Kadınlar yılmadan mücadele ettiler ve Sendikal Haklar Platformu kurdular sendikalar bu kez “iyi yaptınız” dediler. Mücadele edilirken başarı kazanılacağına inanmayanlar , dışarıdan da olsa mücadeleyi desteklemiyorlar.
SAAT : 17.00
GENEL OTURUM
Amargi’den bir kadın “Dönüşen ve Dönüştüren bir sosyal bilimci: Pınar Selek” konulu sunumunda ülkemizde kadın mücadelesinin önde gelen isimlerinden Sosyolog Pınar Selek’in mücadele yaşamındaki zorluk, baskı ve yıldırma politikaları karşısındaki kararlı tutum ve direnişini anlattı.
Kürt Kadınlarıyla, İran’da idama mahkum olmuş kadınlarla ve Filistinli kadınlarla dayanışma” başlıklı ortak bildirimde bulunuldu.
Irak’tan gelen kadınlar coşkulu alkışlar eşliğinde duygu ve düşüncelerini Oturum katılımcıları ile şu şekilde paylaştılar:
“Burada sizlerle birlikte olmaktan çok mutluyum, Eminim ki birçok uygarlık ve kültürde Iraklı kadınların çektiklerini kimse bilmez. Ben militan bir Irak’lı kadınım düşünüyorum da Irak’lı kadınların sıkıntılarını anlatmak için zaman çok kısa Mücadele ederken çok fazla meydan okuma ve zorlukla karşı karşıya kalıyoruz Uluslar arası dayanışmaya ihtiyacımız var . Bu olayı dayanışmanın bir parçası olarak kullanmak istiyorum. Bunu bir adım olarak görüyorum ve size soruyorum “Birlikte ne yapabiliriz nasıl bağlantı kurabiliriz” Çünkü dünyanın her yerinde olduğu gibi Irak’lı kadınlar da toplumun temelini oluşturuyor bu yüzden sizinle birlikte ön saflarda yürüyüşe katılıyoruz. Yaşasın dünya kadınlarının dayanışması”
İsviçre’den Michaella tarafından okunan taslak halindeki 2010 DKY Avrupa Feminist Buluşması manifestosu ile
Etkinliğe, 22 ülkeden ve Türkiye’nin farklı illerden 500’e yakın kadın katıldığı belirtilerek Hak ve eşitliğin olduğu Avrupa talebinin yanı sıra özelleştirmelere, askeri bütçelere, kökten dinciliğe, cinsel tacize ve devlet şiddetine karşı mücadele edilmesi, güvencesizliğe karşı Avrupa çapında gerçekleştirilen tüm eylemlere katılma çağrısı yapıldı.
Saat 18.00 de toplantılar sona erdi, tüm dünya kadınları kampusun önünde toplandılar.
SAAT 18.30 MAÇKA’dan TAKSİM’e
“Kadınlar savaş istemiyor, kadınlar vardır her yerde, solidarite, yaşasın kadın dayanışmamız, dünya yerinden oynar kadınlar özgür olsa, gelsin baba gelsin koca gelsin devlet gelsin cop inadına isyan inadına özgürlük, geceleri de sokakları da meydanları da istiyoruz, yaşasın kadın mücadelemiz” sloganları atarak düdükler, ıslıklar, alkışlar eşliğinde Taksim’e yürüdüler.
SAAT 19.15 TAKSİM’den GALATASARAY’a
Taksim’de yürüyüşe katılacak diğer kadınlarla buluşularak “hepimiz özgür oluncaya dek kadınlar yürüyecek ve savaşa değil eğitime bütçe pankartları arkasında alkışlar, ıslıklar eşliğinde sloganlar atarak coşkulu bir şekilde Galatasaray ‘a kadar yürüdüler
Galatasaray’a gelindiğinde DKY Uluslar arası Koordinatörü Miriam Nobre ve uluslar arası Komite Üyesi Terexia Dacosta, DKY’nin İstanbul deklarasyonunu açıkladılar.
Dünya Kadın Yürüyüşü Avrupa Feminist Buluşması Deklarasyonu
30 Haziran 2010, İstanbul
Dünya Kadın Yürüyüşü 3. Uluslararası Eylemi’nin Avrupa buluşması için 22 ülkeden ve bölgeden 500’den fazla kadın İstanbul’da toplandı. İstanbul’a gelerek, kadın hakları ve halkının kaderini tayin hakkı için mücadele eden Türk ve Kürt kadınlarla dayanışmamızı ifade ediyoruz. Bütün kadınların haklarından tam yurttaşlar olarak yararlanabileceği, açık, demokratik ve seküler bir Avrupa düşüncesini dile getirdik.
Buluşmamız, daha önce aralarında balkan ağının oluşturmak ve bu etkinliği hazırlamak amacıyla farklı ülkelerde yapılan çeşitli ulusal toplantıların ürünüdür.
Hükümetlerin ve uluslararası kurumların, toplumsal hareketlerin elli yıllık kazanımlarına ve kadın haklarına yönelik saldırılarında ekonomik ve mali krizi kullandığı bir dönemde toplanıyoruz.
Bu önlemleri kınıyor; çalışma ve emeklilik koşullarının kötüleşmesine karşı mücadele ediyoruz. Özelleştirmeye ve kamu hizmetlerine ayrılan bütçede kesintilere karşı mücadele ediyor; bunun yerine askeri bütçelerin azaltılmasını istiyoruz. Hem toplumsal hareketlerin kriminalizasyona ve bu hareketleri bastırmak için kadınlara yönelik şiddet kullanılmasına hem de aşırı sağın, fundamentalizmlerin ve militarizmin yükselişine karşı direniyoruz. Kadın aktivistlere yönelik devlet kaynaklı her tür şiddete karşı olduğumuz gibi, özellikle Kürt kadınları ve çocuklarına yönelik cinsel tacizin devlet politikası haline getirilmesine de karşıyız. Hepimiz, ulusal, cinsel ve sınıfsal sömürüye karşı mücadeleyi sürdürmekte kararlı, ezilen ulusların kadınlarının yanında yer alıyoruz.
Bizim, taban hareketlerinden gelen kadınların uluslararası feminist hareketi olarak, birlikte organize edip katılacağımız eylemler şunlardır:
– Ekim 2010’da Kongo Demokratik Cumhuriyeti’nde uluslararası barış ve sivilleşme eylemi;
– Diyarbakır’da 151 Kürt politikacı, belediye başkanı, kadın hakları savunucusu ve sendika üyesine karşı açılan davanın izlenmesi;
– Ekim 2010’da Brüksel’de güvencesiz çalışma ve işsizliğe karşı Avrupa yürüyüşleri;
-Kasım 2010’da Portekiz’de yapılacak NATO zirvesine karşı zirve toplantısı;
-Eylül 2010’da Avrupa Sendikaları Konfederasyonu’nun gösterisi.
-2011 yılında Avusturya’da gıda egemenliği konulu bir Avrupa forumunun düzenlenmesi.
Dünya Kadın Yürüyüşü’nde yaptığımız gibi, toplumsal hareketleri, halkların yerel düzeyde verdiği mücadeleler arasında bağlar kurmaya ve onları kıtasal düzeyde birleştirmeye çağırıyoruz. Bugün, kapitalizmi, ataerkilliği ve ırkçılığı yok etmek için, bu mücadeleleri birleştirme günüdür.
Kadınların yaşamını değiştirmek için dünyayı değiştir!
Dünyayı değiştirmek için kadınların yaşamını değiştir!
Deklarasyonun okunmasından sonra kadınlar hep birlikte Ağustos ayında Kolombia’da olacaklarını ve Kolombia Askeri Üssü önünde eylem yapacaklarını, Dünya Kadın Yürüyüşünün 3. Uluslar arası Eyleminin 17 Ekim 2010 tarihinde Kongo Sud Kivu’da gerçekleştirilecek eylemle sona ereceğini açıkladılar.
Bu açıklamalardan sonra toplu halde Avrupa Sosyal Forumunun (ASF) açılışına gidildi.
Sonuç ve Değerlendirme
2010 DKY Türkiye organizasyonu içerisinde KESK’in aktif olarak yer aldığı söylenmekte ise de KESK’e bağlı sendikalarında örgütlü kadın çalışanlara sadece mail yoluyla ulaşmayı tercih etmiş bu nedenle kadınlar DKY içinde aktif ve kitlesel olarak yer alamamışlardır.
Atölye çalışmalarında tüm katılımcılar düşüncelerini ifade edememiş, önceden belirlenen birkaç konuşmacı çeviri sıkıntısını göz ardı ederek hazırladıkları sayfalarca tebliğlerin hepsini okuma gayreti içine girmişler böylece hem çevri yapanlar için zorluklar oluşmuş hem katılımcıların konsantrasyonu bozulmuş hem de diğer konuşmacılara zaman kalmamıştır.
Atölyelerde yapılan tartışmalar eğitim ve sağlık konularından ibaret hale gelmiş, ulaşım, iş güvenliği, gibi hayati önem taşıyan konuların konuşulmasına fırsat verilmemiştir.
Özellikle KESK ve DİSK’in organize ettiği “Sendikal Mücadele ve Meslek Örgütlerinden Kadınlar” konulu Atölyede ulaşım işkolundan katılan, erkek egemen bir işkolu olmasına rağmen Eğitim-Sen’den sonra Kadın Sekreterliğini oluşturabilen bir sendikanın üyeleri olarak ülkemizde ulaştırma politikaları ve ulaşım işkolundaki kadın çalışanların sorunları hakkında konuşma yapmak için yoğun çaba harcamamıza rağmen bunu gerçekleştirmemize izin verilmemiştir.
Konular ve konuşmacıların önceden belirlenmesi nedeniyle Sağlık ve Eğitim’in dışında (Tekstil-Sen’li kadın da konuştu) konuşma yapmak isteyenler sadece dinleyici pozisyonunda kalmışlardır.
Dünyanın değişik ülkelerinden gelen kadınlar ülkelerindeki ekonomik, sosyal ve siyasal uygulamaları anlatırlarken aslında Türkiye’yi anlattılar. Bu da kapitalizmin evrensel saldırısını ve bu saldırılara karşı evrensel mücadele örgütlenmesinin gerekliliğini bir kez daha gözler önüne sermiştir.
Yukarıdaki rapor İstanbul’da yapılan Dünya Kadın Yürüyüşü etkinliklerine İstanbul 1 ve 2 nolu Şubelerimizin üye ve yöneticisi arkadaşalarımız katılmış olup, etkinliklere ilişkin çalışmalar Sendikamız İstanbul 1 Nolu Şubesinden Ayten Bozkurt ve Ayşen Dönmez tarafından hazırlanmıştır.