“İnsanca Bir Yaşam, Demokratik, Grevli Toplu Sözleşme İçin Mücadeleyi Birlikte Büyütüyoruz!” şiarıyla Edirne ve Batman’dan başlayan ve 2022-2023 6.dönem Toplu İş Sözleşmesi taleplerimizi pek çok ilde dile getirdiğimiz yürüyüşümüz Ankara’da tamamlandı.
Sendikamız Ankara Şube üyelerinin de içerisinde olduğu yürüyüş kolu milletvekilleri ve birçok kurum temsilcisi tarafından Ankara’da coşkuyla karşılandı.
Konfederasyonumuz KESK’in Eş Genel Başkanı Şükran Kablan Yeşil, TİS taleplerimizi bir kez daha yineledi.
Yeşil, “Sermaye yanlısı, emek karşıtı bu zihniyet 3,5 milyon kamu emekçisini, 2 milyon kamu emeklisini kapsayan toplu sözleşme görüşmelerine de aynen yansımıştır. Siyasal iktidar 12 Ağustos’ta Çalışma Bakanı tarafından yapılan teklifle aileleri ile birlikte 20 milyonluk devasa bir kitleyle açıkça dalga geçilmiştir. Söz konusu teklifte: Maaşlarımızın insanca yaşamaya yetecek bir seviyeye çekilmesi yoktur. Özellikle pandemi döneminde maaşlarımızda yaşadığımız reel erimenin giderilmesine ilişkin tek bir cümle yoktur. Kamu emekçilerinin yıllardır yaşadığı gelir vergisi adaletsizliğine son verilmesi yoktur. Farklı adlar altında güvencesiz istihdam edilenlerin kadrolu-güvenceli istihdama geçirilmesi yoktur. Kamu kurumlarında ücretsiz kreşler açılması, söz konusu kreşler açılıncaya kadar kreş yardımı verilmesi yoktur.” dedi.
Hükumetin 12 Ağustos’ta açıkladığı teklifte pek çok temel sorunumuza ilişkin tek bir cümle söylenmediğini ifade eden Yeşil, “Bizzat Cumhurbaşkanı tarafından verilen 3600 ek gösterge sözü hakkında ‘üzerinde çalışacağız’ melalinde bir cümle kurulmuştur. Sayısı son yedi yılda dört kat artarak 550 bine dayanan, yıllardır kadro bekleyen sözleşmeliler konusunda ‘haklarının yeniden düzenlemesi için çalışacağız’ gibi köşeli sözler edilmiştir. Peki, kamu işvereni olan hükumet 12 Ağustos’ta 5,5 kamu emekçisine ve emeklisine ne teklif etmiştir? 3600 ek gösterge ve sözleşmeliler konusundaki içeriği belirsiz, dolayısıyla boş bir vaat sınırını aşmayan cümleleri dışarıda bıraktığımız da hükumetin aslında tek bir teklifi vardır. O da hedeflenen, üstelik hiçbir zaman tutmayan resmi enflasyon rakamlarına göre maaş artışı teklifidir.” diye konuştu.
Yeşil, “TÜİK enflasyonu yani resmi enflasyon değildir. Çünkü bu ülkede resmi enflasyonun yaşanan gerçek hayat pahalılığını yansıtmadığını, Ali Cengiz oyunları ile takla attırılan sanal rakamlardan ibaret olduğunu bilmeyen yoktur. Bizleri yıllardır ezim, ezim ezen, reel gelirimizi eriten sokakta, çarşıda, pazarda, mutfakta yaşadığımız hayatın gerçek enflasyonudur. 2012’de başlanan Toplu Sözleşme sürecinden bugüne aradan geçen 9 yılda ortalama kamu emekçisi maaşı ile alınan dolar 450 dolar azalmıştır. Yine son dokuz yılda hem açlık hem de yoksulluk sınırı yüzde 216 artarken en düşük maaşta yaşanan artış yüzde 174’te kalmıştır. Son beş yılda ortalama maaşla alınan çeyrek altın sayısı 6,5 adet azalmıştır. Pandemi süreci ile birlikte kayıplarımız katlanarak artmıştır. Son iki yılda kamu emekçilerinin maaşlarında yaşanan artış yüzde 29,85 ‘te kalmıştır.” dedi.
Yeşil, “Son bir yıllık genel enflasyonun yüzde 19, emekçi kesimler için en önemli kalemler olan gıda ve ulaştırma enflasyonun yüzde 25 olduğu koşullarda 5,5 milyon kamu emekçisine ve emeklisine 2020 yılı için altışar aylık dilimler halinde yüzde 5 + yüzde 6, 2023 yılı için ise yüzde 6 + yüzde 6 artış önerilmiştir. Büyük bir lütufmuş gibi, altışar aylık dönemlerde enflasyon farkının oluşması durumunda söz konusu farkın maaşlara yansıtılacağı ifade edilmiştir. Buradan tekrar altını çiziyoruz. Yaşadığımız kayıpları görmeyen, sadece hedeflenen resmi enflasyon rakamlarına indirgenen bu teklifin adı ‘Toplu sözleşme teklifi’ değildir. Açlık sınırının 3 bin, yoksulluk sınırının 9 bin 500 TL’yi bulduğu, yaşanan gerçek hayat pahalılığının yüzde 40’ı aştığı koşullarda aileleri ile birlikte 20 milyonluk devasa bir kitleye yapılan bu teklifin adı sefalet, yoksulluk, güvencesizlik teklifidir. Dolayısıyla hiç kimsenin bu teklife değer yükleme çabasına girmeye, ‘maaş artışlarının üzerine bir, iki puan ilave edilirse çözülür’ yaklaşımı sergilemeye, kamu emekçilerinden gizli kapalı kapılar ardında pazarlıklar yürütmeye, kamu emekçilerinin temel hiçbir sorununu çözmeyen teklifleri kabul etmeye hakkı yoktur.” diye konuştu.
Kamu emekçilerine seslenen Yeşil, “Kim kendini nasıl nitelerse nitelesin her süreçte olduğu gibi bu süreçte de asıl ‘yetki’ sizlerdedir. Bugüne kadar sizin adınıza ‘yetkili’ olarak masaya oturanların yaptığı yanlışların, eksiklerin faturasını maaşlarınızda her yıl daha fazla erime, daha fazla yoksullaşma, daha fazla güvencesizleşme ile ödediniz. Ödemeye de devam ediyorsunuz. Artık yeter demenin vakti çoktan gelmiştir. Bu karanlık tablodan tek çıkış yolu yetkinin asıl sahiplerinin kamu emekçilerinin ve emekliklerinin ortak sorunları için bir araya gelmesinden, ‘Hak verilmez mücadele ile alınır’ ilkesi ile ortak mücadeleyi yükseltmesinden geçmektedir. Bunun için ayrım yapmaksızın hepinizi İnsanca yaşamaya yetecek bir ücret, güvenceli istihdam- güvenli gelecek, demokratik- adil bir çalışma yaşamı, halktan yana bir kamu hizmeti, grev hakkımızın önündeki engellerin kaldırıldığı gerçek bir toplu pazarlık sistemi için birlikte mücadele etmeye, omuz omuza vermeye çağırıyoruz” diye konuştu.